Gece tüm soğukluğunu üzerine giyinmişti , Dolunay ise tam tepede gözlerimi alacak bir şekilde üzerime ışınlarını yolluyordu. Anlayamıyordum , bu küçücük nesne nasıl da değiştiriyordu bizi ? Biz dediği an aklına vampirler de gelince kontrol altında tuttuğu şey bir anda alevlendi. Çığlık attım , sesim boş sokakta yankılanırken parkta iki çift kırmızı göz gördüğüme yemin edebilirdim.Ağır ağır tamamlandı değişimim ve sonunda olmak istemediğim şey oldum. Üstümde fazla tüğ ve 2 metre kadar boyumla dikkat çekmemek elde değildi. Tam saklanacakken aklıma parktaki iki çift göz geldi. Hızlı bir hamleyle atlayıverdim tam çalılığın üstüne. Ancak orada hiç bir şey yoktu. Boşu boşuna değişim geçirmiştim. Kendime sağlam bir yumruk attıktan sonra lambanın altındaki banka oturdum. 2 dakika geçmeden eski halime büründüğümde hemen cebimden sigaramı çıkarıp ağzıma koydum. İçimdeki kurtadamlık alevindendir bilinmez ama bir anda yanıverdi sigaranın ucu. Ben de hiç aldırmayarak çektim zehiri ciğerimin en derinlerine.
Zehir akciğer hücrelerimle cebelleşirken 2-3 saniyelik sık seanslarla destek çıktım zehire. Aramızda inanılmaz bir bağ vardı aslında. O beni zehirliyordu , bense ona destek çıkıyordum. Bu bir ülke birine yardım ederken öbürünün onun arkasından kuyu kazması gibi birşeydi. Fakat ölecek olan razı , öldüren razı bu durumda bir değişikliğe hiç mi hiç gerek yoktu. Tekrar sigarayı ağzımla buluşturduğum da izmaritine gelmiş olduğumu fark ettim ve sigarayı orta parmağımla baş parmağım arasında bir yere koyup bir füze misali yollayıverdim , boşluğa. Ağır ayağa kalktım , dinlenirken bedenim yoruluyordu. Hatta bununla ilgili çok sevdiği komik bir söz bile vardı. * Biz Türkler çalışırız , sonra dinleriniz. Dinlenirken tekrar yoruluruz. Bu pes sesimle sağlam bir kahkaha attım. Kahkaham boş sokakta yankılanırken ağır ağır ilerlemeye başladım. Yaşlılık diye mırıldanırken kaç yaşıma bastığım düşündüm. Ya 1001'di yada 1002. * Herneyse dedim sakince. Ne önemi vardı ki ? Ölecek miydim sanki ? Tam bu düşünceye gülümserken bir vampirin kadının birine saldırdığım gördüm ve aradığım fırsatı buldum.
Vampir benden uzun ve gençti , onun uzun siyahları kendisine bakıldığında bir karizma uyandırsada benim beyaz uzun saçlarım ve yapılı sakallarımın arasında sönük kalıyordum. Bir de cüppemin kara etekleri savrulurken ki halimi gören her vampirin ardına bakmadan kaçtığına yemin ederim. Yaşlılığıma rağmen hızlı bir hamleyle kılıcımı çektim ve vampirin üzerine atladım ancak vampir kokumu daha önceden aldığı için hızlı bir hamleyle kadını başka bir tarafa itip geri çekildi. Beni görünce keskin bir kahkaha attıp aşağılar bir ses tonuyla konuştu.
* Hey moruk , gece gece canımı sıkma ! Kaybol şimdi ! Hiç bir şey demedim. Sadece buz mavisi gözlerimin alev alışını ona seyrettirdim. Vampirin o beni takmayan yüz ifadesi bir anda yerini endişeye bırakmıştı. Kılıcımla ağır ağır üstüne gelirken kılıcı havaya fırlatıp kurtadam formuma döndüm. Bir pençe atayım derken çaktırmadan telekinezi özelliğimi kullanıp kılıcı adamın tam beynine hedef aldırdım. Çakma bir pençe hamlesine rahat karşı koyan vampir kılıcın nerden geldiğini anlamadan ikiye ayrıldı. Yüzüme yerleşen sinsi ifadeyi kılıcımı yerine sokarken değiştirdim ve aynı yüz tonuna döndüm. Tam arkamı dönüp gidecekken kadın aklıma geldi. Bayılmıştı. * Önemli değil. diye mırıldandım ve arkamı dönüp boş sokağın karanlığında kaybolmaya başladım.