Gece Yürüyenler
Gece Yürümeye hazır mısın ? O zaman ad-Soyad şeklinde kayıt olman yeterli ...
Gece Yürüyenler
Gece Yürümeye hazır mısın ? O zaman ad-Soyad şeklinde kayıt olman yeterli ...
Gece Yürüyenler
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


~ Gecenin kör karanlığında ıssız sokaklar kan gölüne dönüyor ~
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Alucard [Dracula]

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Alucard
Vampir
Alucard


Mesaj Sayısı : 31
Kayıt tarihi : 09/05/09

Seviyeler
Rol Oyunu Seviyesi: +++

Alucard [Dracula] Empty
MesajKonu: Alucard [Dracula]   Alucard [Dracula] EmptyPaz Mayıs 10, 2009 12:28 am

Çok şiddetli bir lodos vardı, kapının çarpmasını önlemek için çantasını koymuştu. Elinde bir kitap vardı ve dikkatlice okuyordu. Bir süre sonra yoruldu kitabı duvar ile yatak arasındaki dar boşluğa bıraktı. Yüz üstü dönüp bacak bacaklarından bir tanesini karnına doğru çekti, çarşafın serinliği iyi gelmişti. Burada ne işim var? dediğini hatırlıyordu sadece. Çok uzun bir limanı olan, lodosun etkisiyle iyice derinleşen mavi gece ve sırf bu yüzden iyice parlak gözüken yıldızların olduğu küçük bir kasabadaydı. Havada ay yoktu, bir süre sadece havaya bakarak odasında kaldı. Lodos dinmiyordu, aklı öyle karmaşıktıki; Gözlerine vurmuştu, limandaki fener'i sallanıyormuş gibi görüyordu. Limana çarpan büyük dalgalar ona doğru geliyormuş gibi hissediyor ve bi anlık endişe içine kapılıyordu. Etrafında dolap ve yataktan başka birşey yoktu. Duvarlar mavi-lacivert arası bir renk tonundaydı, insanın içini bayıyordu duvarlar. Sanki üstüne üstüne geliyorlardı, lodosun gücü ile üstüne yıkılacak gibi hissediyordu.

Canı sıkılmıştı dışarı çıkıp biraz gezinmek istiyordu. Keşke olsada lodos beni bir harikalar diyarına yollasa diyordu. O sırada içeri doğru süzülen bir posta gördü, ayağa kalktığı gibi koşmaya başladı ve zıplayarak zarf'ı yakaladı. Yere düşüşü hiddetli olmuştu fakat umrunda değildi, zarfa kilitlenmişti çünkü ilginç bir zarftı. Hemen içine açtı fakat içi boştu zadece bir zarf vardı. Kapıyı açıp etrafa bakındı zarf'ın bir sahibi varmıydı acaba?

Etrafına bakındı, bakındı... Ama kimsecikler yoktu odasına yeri dönmeye kalktı fakat rüzgarın esintisi içini açmıştı. Dışarıda bir tur atmak istiyordu, içeriye girdi askıda asılı olan siyah bir paltosu vardı. Arkasında laciverte yakın bir renk ile Hérion yazıyordu. Hérion onun ismiydi ve bu paltoyu 12. yaş gününde en yakın arkadaşı tarafından hediye edilmişti. Fakat arkadaşı bir deniz turunda çıkan fırtına ile ölmüştü üstünden yaklaşık 1 sene geçiyordu. Bu kazada birçok arkadaşını kaybetmişti, üzgündü, fakat elden hiç birşey gelmezi. Ağlamak,üzülmek, onları geri getirmezdi.

Odadan dışarıya doğru çıktı koridor uzun ve sessizdi. Sessizliği bozan rüzgar fısıltıları ve kapı çarpmaları bir anda durmuştu sanki. Merdivenlerden inmeye başladı her adımında ölüme gidiyormuş gibi hissediyordu. Az basamak kalmıştı artık iniyordu bir an önce inmek için hızlandı fakat birden gözleri karardı, tökezledi. Hemen korkuluklara tutunup düşmesini engellemeye çalıştı. Sımsıkı kapadı gözlerini, bir eli ile sımsıkı tutunurken, diğer eli ile gözlerini ovuşturuyordu. Gözlerini yavaşça açıp kapamaya başladı, kararma geçmişti fakat bir bulanıklık vardı.

Birden şiddetli bir rüzgar esti, kapılar çaptı, rüzgar fısıldamaya başladı. O kadar esiyorduki olduğu yerde durmak bile zorlaşıyordu. Sıkı sıkı tutunarak merdivenlerden indi, kordidor yürüdükçe uzunlaşıyor çıkışa ulaşmak zorlaşıyordu. Rüzgar öyle esiyorduki hiç ses duyulmuyordu, etrafta sadece rüzgarın çıkardığı ıslık sesleri ve çarpan kapı sesleri vardı. Kordidorda biraz daha ilerledi, kapıya oldukça yaklaşmıştı, gözleri geçmişti ama ayağı kala acıyordu. Birkaç adım daha attı oldukça hızlandı ve en sonunda kapıya ulaştı. Kapıya sıkı sıkı tutundu, kapı açıktı fakat her an hızla kapanbilirdi, o yüzden ayağı ile kapıyı tutmaya çalışıyordu. Kapıdan yaşav adımlar ile çıktı, küçük bir bahçe vardı. Dün bu bahçeyi gördüğünü hatıylıyordu aklındakiler birer birer şekillenmeye başlamıştı. Dün Londra'dan gelmişti, çok yorgun olduğu için uyumuş ve neredeyse bir gün boyunca kalkmamış. Fakat aklında olan birşey daha vardı, bu bahçedeki çiçeklerin hepsi geldiğinde rengarenkti. Şimdi ise soluk ve renklerini biraz yitirmiş şekilde bükülmüş haldeydiler. Hérion bu işte bir terslil olduğunu anladı etrafta bir teklike vardı...

Etrafına dikkatlice baktı bu teklikenin ne olabileceğini, nereden gelebileceğini inceledi. Gözüne takılan tek şey rüzgardan uçuyormuş gibi gözüken fenerdi. Bu deniz şehrinin oldukça büyük bir limanı ve en ucundada feneri vardı. Hemen fenere doğru yürümeye başladı, rüzgar esmeye devam ediyordu. Yürümekte zorlanıyordu fakat fenerde ne olduğunu merak ediyordu. Limanda yürürken dizlerini bükmüş, yere oldukça sabitlenmişti. Rüzgarın esintisi ile denize düşmek istemiyordu. Fenere oldukça yaklaştı hızlı adımlar ile koştu ve hemen yanındaki direklerden birine tutundu. Kısa bir süre dinlendikten sonra fenerin kapısına doğru koştu ve içeriye girdi. Sonunda rahatça yürüyebiliyordu fakat atladığı birşey vardı. İçersi çok karanlıktı etrafı aydınlatacak hiçbirşey yoktu. Ellerini cüppesinde gezdirdi ve asasını buldu ve fısıldamaya başladı
" Lumos Maxima.. " asadan yüksek bir ışık çıkmıştı, neredeyse her yer aytınlanıyordu. Asasını merdivenlere doğru tuttu ve yukarıya çıkmaya başladı. Merdivenlerm yuvarlak bir şekilde fener'in duvarı ile bitişikti. Ortada bir boşluk vardı sadece son katta orta bölüm doluydu, çünkü orada fenerin ışığı vardı.

Merdivenlerin son katına geldi fenerin olduğu bölüme baktı fakat kimse yoktu, eğilip verdivenlere oturdu ve dinlenmeye başladı. Bir süre sonra kapı açıldı, kısık bir ses ile
" Nox Maxima " dedi ve kapıdan girenleri görmeye çalıştı. Ikı kişiydiler ve konuşuyorlardı birinin " Yarın görüşürüz. " dediğini duydu ve hemen fener ışığının olduğu bölüme çıkıp aşşağıyı gözetlemeye çalıştı. Adam birden bağırdı " Lumos.. " etraf tekrar aydınlamıştı adam etrafına bakındı ışığı merdivenlere ve sonrada ortadaki boşluktan yukarıya doğru tuttu. Hérion hemen geriye doğru yöneldi ve saklandı. Aşşağıya tekrar baktığında adam yoktu, biraz bekledikten sonra Hérion'da aşşağıya indi ve tekrardan fısıldadı " Lumos " etrafına bakınıp adamın nerde olduğunu arıyorduki merdivenlerin altında bir kapı olduğunu farketti. adam burdan gitmiş olmalıydı hemen koştu ve kapıyı açmaya çalıştı. Kapı kilitliydi, asasını tekrar eline aldı ve fısıldamaya başladı " Alohamora " . Kapıyı tekrar zorladı ve kapı açıldı içeriye girdiğinde adamı gördü, adamın kaldığı yerdi burası bir yatak vardı ve üstünde adam oturuyordu, sesten uyanmış olmalıydı. Adam bir çırıpıda toparlanıp bağırdı " Sen kimsin? " . Hérion bir süre düşünde bilmediği birine niye isim versin ki. Hemen Hérion'da seslendi " Asıl sen kimsin, bu rüzgarda dışarıda ne yapıyordun. Ayrıca fenerde niye kalıyorsun, evin yokmu? " adam doğru asayı tuttu ve adam koluyla yüzünü kapadı. Hérion dikkaatlice bakıyordu fakat adam hızlı davrandı ve birden asasını çıkarttı Hérion'a doğru tutup " Sana gitmeni söylemiştim. " dedi. Hérion kendi kendine konuşuyordu " Aptal adam, bana gitmemi söylüyor. Sıkıysa bir daha söyle bakalım. " . Adam birden bağırdı " Bombarda " . Hérion adamın sesini duyduğu gibi yana atlamıştı bu sayede adamın büyüsü onu sıyırmış ve duvara çaprmıştı duvarda kocaman bir delik oluşmuştu ve kapı yamulmuş yere düşmüştü. Çok ses çıkmıştı etraftan birileri gelebilirdi hemen bu adamı durdurmalıydı. Hérion adama doğru baktı ve bağırdı " Stupefy " . Adam geriye doğru uçtu ve yatağına doğru yıkıldı, büyü işe yaramış ve sersemlemişti. Adamın yanına doğru koştu, asasını kolunun hizasına getirip bağırdı " Alazla " . Adama bir daha bakmadan arkasına dönüp koşmaya başladı, kapıya hızla yaklaştı ve tokmağı tutup arkasına döndü. Son bir kez etrafına baktıktan sonra yavaşça kapıyı açtı. Hızla dışarıya fırladı, ortalıkta himseler yoktu, rüzgar biraz hafiflemişti. Hemen eğildi ve hızla yürümeye başladı, bir an önce kaldığı yere gitmeliydi. Limanı hızla koşarak geçti ve kaldığı eve doğru yöneldi. Bahçenin kapısından içeri girerken arkasına bakıp olanları takip etmeyide ihmal etmiyordu. Bir yandanda elinde sımsıkı asasını tutuyor, gardını düşürmüyordu. Kapıların hızla kapanmasından dolayı oluşan ses oldukça yüksekti. Hérion bu sesten irkilmişti fakat şuan umrunda değildi, kimseye gözükmeden odasına çıkmamalıydı. Duvara tutunarak merdivenlere doğru hızla yürüdü. Korkuluklara sıkıca tutundu ve hızlı adımlar ile merdivenleri adımladı. Yukarıya çıktığı gibi odasına yöneldi ve hızlı bir şekilde adımlarını atmaya çalıştı. Kapıyı hızla araladı ve içeriye daldı, bir kaç adım attıktan sonra arkasını dönüp kapıya yöneldi. Elinde sımsıkı tuttuğu asasını kaldırıp fısıldadı " Colloportus " dedi. Yatağına doğru döndü ve hızla yatağına yürüdü. Asasını yanındaki dolaba koyduktan sonra yatağına doğru kendini bıraktı. Yüzüstü bir şekilde yattı ve az önce olanları unutmaya çalışmaya başladı. Bunları düşündükçe uykusu gelmişti ve dalmaya başladı, uykuya iyice dalmıştı...

Yarın güzel bir gün geçirmek istiyordu...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Lucian Aberforth McLagger
•Kurtadam Lideri & Mark'n Silah Dükkanı Sahibi•
Lucian Aberforth McLagger


Mesaj Sayısı : 116
Kayıt tarihi : 09/05/09

Seviyeler
Rol Oyunu Seviyesi: +++++

Alucard [Dracula] Empty
MesajKonu: Geri: Alucard [Dracula]   Alucard [Dracula] EmptyPaz Mayıs 10, 2009 6:13 am

[+++]
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Alucard [Dracula]
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Alucard [Dracula]

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Gece Yürüyenler :: • Duyurular • :: Rol Oyunu :: Seviye Belirleme-
Buraya geçin: